Büyük, küçük ve en küçük adadan oluşan bu üç
adaya "saros adaları" diyoruz. Her adanın ayrı ismi olmadığı için oralara gidenler
genellikle en büyük adaya gitmiş ve gördükleri sembol veya
hayvanlardan dolayı çeşitli isimler vermişlerdir.Bunlar arasında Tavşan adası,
Yılan adası, Kaşık adası, hedef adası denmiş ama bunlar yerel söylem olarak kalmıştır. Ancak yabancı kaynaklarda ise ;
büyük adaya "Yunus adası", küçük adaya "Defne adası" ve en
küçük adaya "Böcek adası" denmektedir.
Adanın en yüksek notasında eskiden bu adada
yaşamış ve zeytinyağı üretimi yapmış Rum aileye ait olduğu düşünüldüğü imalathane
ve evin kalıntıları ayrıca o dönemden kalan ve top mermisi isabet etmeyen ağaç kalmamış olan Saros körfezi ve Yunus adası uzun süre Nato tatbikatlarının
yapıldığı bölge olduğu için top atış hedefi olarak kullanılmış ve Yunus
adasına atılan yüzlerce binlerce top mermisi, adada hemen hemen her şeyi yok
etmiştir. Günümüzde adaya gittiğinizde adanın yüksek rakımlı Ege
denizine bakan tarafında çizilmiş büyükçe bir hedef nişangahı ve bu
hedefin çevresinde bolca top mermisini hala görebilmektedir.
Ancak her şeyden önemlisi, Saros da hatta Kuzey Ege’de
girebileceğiniz en güzel, cam gibi berrak, tertemiz bir deniz Yunus adasının
kuzey tarafında sizi karşılamaktadır, zaman zaman dalış
tekneleri ve civar yerleşim yerlerinden gelen tekneler olsa da,
genellikle yalnız başınıza kafa dinlemek için birebir bir yerdir. Koyda adanın ev
sahibi martıların sesinden başka bir şey duymayacaksınız.
Ayrıca adanın başka bir sahibi de daha önceden insanlarca bırakıldıklarını
tahmin ettiğimiz tavşanlardır. Koya geldiğinizde en yakın
tepeden sizi meraklı bakışlarla izlediklerine şahit olacaksınız.
Adaya düzenli bir sefer mevcut değildir, kendi teknenizle ya
da Kavak köyünden kiralayacağınız balıkçı tekneleri ile ulaşabilirsiniz.
Günümüzde yaşanılabilecek bir iskele olmadığı için, adaya çıkmak isterseniz suya girmek
durumundasınız, aman burada bolca bulunan deniz kestanelerine dikkat !
Ayrıca, Saros Kamping-Üç adalar- Kavak deresinin denize
karıştığı yer üçgeninin, balık bakımından bereketli olduğunu
da belirtmek gerekir. Bu bölgede yerel yaşayan zengin balık
cinsinin yanısıra, özellikle Ağustos ayının ikinci yarışı göçmen
balıklardan, Lambuka ve Palamut da yakalama şansınız çok
yüksektir. Resim de Türk denizlerinde görmeye pek alışık
olmadığımız Okyanus göçmeni Lambuka’yı palamut’un
yanında görmektesiniz.
görmemiz gereken yerler
21 Eylül 2015 Pazartesi
KAVAK DELTASI
Trakya’nın en önemli sulak alanlarından Kavak Deltasının hemen yanı başında
bulunmaktadır. Sulak alanlar; en önemli doğal kaynak değerlerimizden olup, bu
alanlarda yaşam ortamı bulan bir çok kuş türü uluslar arası anlaşmalarla koruma
altına alınmıştır. Tübitak projesi kapsamında, Kavak Deltası’nda yapılan arazi çalışmaları sonucunda;
14 takımdan, 40 familyaya ait 130 türün gözlemlendiği bildirilmiştir. Bu türlerden 38’i
yerli, 38’i yaz göçmeni, 30’u kış göçmeni, 21’i transit ve 3’ü besin ziyaretçisi türdür.
Ayrıca Kavak deltasının, tesisimizden denize doğru sol tarafa baktığınızda göreceğiniz
mendireğe yakın kumluk alana 2 km’lik bir yürüyüşle ulaşabilir ve Türkiye'de doğal
olarak yetişen ve çok nadir bulunan kum zambağını görebilirsiniz. Güzelliği ve
zerafeti temsil eden beyaz çiçekleri Temmuz- Ağustos aylarında açmakta ve
mükemmel bir koku yaymaktadır.
Biyolojik çeşitlilik açısından korunması gereken kum zambakları tıbbi amaçlarla da
(anti kanser etkili) kullanılmaktadır. Nesli tehlike altında olduğundan ülke dışına
çıkarılması yasaktır.
Ayrıca, yine mendireğe doğru sahil boyunca yapacağınız keyifli bir yürüyüşle,
Balkan savaşında iki hat şeklinde inşa edilen ve Marmara denizine kadar ulaşan
Demirkapı mevzii’nin, Deniz içinde olan makineli tüfek yuvalarını görebilirsiniz.
Çanakkale savaşlarında da çıkarmanın, Saros mevkiine yapılacağı
düşünüldüğünden, sürekli 1 Alay asker bu bölgede konuşlandırılmıştır. Yine
buradan yürüyüş mesafesinde Kavak köyüne doğru daha büyük mevziiler
görebilirsiniz.
AMASRA
Doğayla iç içe bir
kasaba olan Karadeniz'in şirin kasabalarından
Amasra, sakin bir tatil isteyenler için ideal bir mekân. Bartın 'a 17 km
mesafede olan Amasra, iki koylu, beş tepeli bir yarımada biçiminde kurulmuştur.
Karadeniz Yat Rallisi'ne liman olarak ev sahipliği yapan bu şirin ilçede yat ve
teknelerin güvenli bir şekilde barınabileceği limanlar mevcuttur. Tarihi
eserlerin ve doğal güzelliklerin koyun koyuna olduğu Amasra, deniziyle
doğasıyla çeşitli nimetleriyle doğal
güzellikleriyle , gezilecek doğasıyla
görülmesi gereken huzur dolu bir
yerdir.
Tarihi Kalıntılar:
Doğal güzellikleriyle dikkat çektiği kadar tarihi köken olarak ta kalıntılar
bulunmaktadır. bunlardan ; Amasra Müzesi, Amasra Kalesi, Osmanlı Hamamı,
Bedesten Anıtı, Küçük Kilise, Direkli Kaya, Kuş Kayası Yol Anıtı, Cenova Şatosu
ve Bartın Fatih Camii'dir.
Çarşılar: Amasra
Galla Pazarı ve Amasra Çekiciler Çarşısı alışveriş için uygun seçenekler sunar
ziyaretçilerine. Amasra'ya özgü kıyafet, hediyelik eşya ve yöresel tatların
satıldığı pazarda alışveriş yapmanın zevkini yaşayacaksınız. Özellikle
Çekiciler Çarşısı' nda ahşap işçiliğinin nadide ürünleri görüp, hayran kalmamak
elde değil.
Mesire Yerleri ve
Plajlar: Tarihi yerleri ve çarşı gezisinden sonra sakin doğa ile iç içe olmak, piknik
yapmak ya da denize girmek için Amasra da
Göldere Şelalesi, Amasra Feneri, Bakacak Mevkii, Boztepe ve Amasra Plajı
bulunmaktadır.
Mağara ve
Kiliseler: Amasra' da Gürcüoluk Mağarası, Amasra Küçük Kilise
görmemiz gereken tarihi yerlerdir.
18 Eylül 2015 Cuma
AYDIN -DİDİM
Didim :1991 yılında Aydın'a bağlı ilçe olan Didim,sınır olarak doğuda Muğla il sınırı ve
Akbük Körfezi, batıda ve güneyde Ege Denizi, kuzeyde Bafa Gölü ve Menderes
Nehri ile sınırlanmış bir yarımada şeklindedir,
2.900 hektar yerleşim alanı, 60 km.kıyı bandı, 13 km.'lik
plajı ile bu tatil beldesinin kıyıları irili ufaklı sayısızca koylarla doludur. Tertemiz denizi, güneşi ve sapsarı incecik kumları ile
bütünleşen plajları anlatılmaz bir güzelliği sergiler. İşte bu yüzden Didim,
çevresinde deniz imkanları olmayan tatil için güzel ve sakin yer arayan yerli ve yabancı insanların görmesi gereken yer olan çoğunlukla İngiltere’den gelen yabancı
turistlerin tatil yöresidir.
Deniz, doğa ve tarihin birleştiği Didim, Aydın’ın
turizm alanında iki büyük ilçesinden biridir. Kuzeyi Söke Ovası, Kuzey Doğusu
Bafa Gölü, Güneyi, Batısı ve Doğusu Ege Denizi ile çevrili olan Didim bir
yarımada görünümündedir.
Her yıl artan nüfusuyla birlikte güzelliklerinin ortaya çıkması ve hızlı gelişmesiyle daha çok turistin ziyaret
ettiği bir tatil yeri haline gelmiştir
1 Eylül 2015 Salı
İSTANBUL-ADALAR
Adalar, İstanbul'un Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası adlı 9 tane adadan oluşan ilçesidir. Adalar'a ilk vapur seferleri Galata Köprüsü'nden 1846 yılında başlamıştır. Bugün Kabataş, Kadıköy ve Bostancı'dan sürekli deniz yolu bağlantısı vardır.
Adalar, Prens Adaları, İstanbul Adaları ya da Kızıl Adalar, İstanbul'un Anadolu Yakası'nın güney kıyılarının açıklarında, Marmara Denizi 'nin kuzeydoğu kesiminde yer alan ve kısaca Adalar olarak anılan takım adadır. Büyüklü küçüklü 9 ada ve kıyıya yakın iki kayalıktan oluşur. Aynı zamanda İstanbul ilinin bir ilçesini oluşturan Adaların beşinde (Büyükada,Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası yerleşim vardır. Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası'nda ise sürekli ve düzenli yerleşim bulunmamaktadır.
Adalar ilçesinin merkezi Büyükada olup, ilçe 5 mahalleden oluşmaktadır; Büyükada'daki Maden ve Nizam mahalleleri,Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada. 2013 verilerine göre nüfusu 16.166'dır.
Adalar gezmek ve eğlenmek için tarihi kültürel değerlerini koruyan deniz ve doganın bulustuğu eşşiz güzelliğe bağlı göürlmesi gereken bi yerdir.
ÇANAKKALE-GELİBOLU
Gelibolu ;Çanakkale Boğazı ile Saros Körfezi arasında, güneye doğru genişleyerek uzayan yarımadaya verilen isimdir.
I. Dünya Savaşı, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yer olan Gelibolu Yarımadası, manevi değeri çok yüksek olan turizm merkezlerimizden biridir.
Büyük şehirlerin gürültüsünden uzakta ve deniz kenarında yer alan Gelibolu, doğal güzellikleriyle de gezilmeye degecek ünlü bir ilçemizdir.
İçerisinde fazlasıyla şehitlik ve savaş eserleri bulunduğundan dolayı tarihi milli park oluşturulmuş olup 1973 yılında Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde yer almıştır.
I. Dünya Savaşı, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yer olan Gelibolu Yarımadası, manevi değeri çok yüksek olan turizm merkezlerimizden biridir.
Büyük şehirlerin gürültüsünden uzakta ve deniz kenarında yer alan Gelibolu, doğal güzellikleriyle de gezilmeye degecek ünlü bir ilçemizdir.
Çanakkale 'nin en popüler ilçelerinden biri olan Gelibolu'da, doğanın günesin en güzel, en çarpıcı renklerini bir arada görürsünüz. Şirinlikte sınır tanımayan bu ilçenin hangi yüzyılda ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Fakat Troya kadar eski olduğu varsayılmaktadır. Zamanın yavaş aktığı, telaşsızca yaşayıp giden insanların mahalle kültürüne sahip çıktığı, masmavi denizin gün batarken şiir gibi manzaralar sunduğu, rengarenk kır çiçekleri ile kaplı patika yolların bir masalı anımsattığı yerdir Gelibolu. Bir tutam huzur, bir tutam sevgi ve sonsuz güzelliklerin karışımı gibidir sanki burası.
Saros Körfezi: Bölgedeki en cok ziyaretçi alan ve en çarpıcı güzelliğe sahip yerlerden biri olan Saros Körfezi, antik çağda Melas Kolpos olarak bilinirdi. Burası Ege Denizi'nin en tuzlu bölümünden biridir ve çevresinde yerleşme olan küçük adalar bulundurur. Doğal güzelliklerle çevrili olan Saros Körfezi'nin; dünyada kendi kendini temizleyen beş körfezden biri olduğu da bilinmektedir.
Çimpe Kalesi: Çanakkale Gelibolu'nun geçmişine ışık tutan Çimpe Kalesi, köklü bir tatihe sahiptir. Orhan Bey döneminde, 1356 yılından alınan kale, Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de ilk kez aldığı kaledir ve aynı zamanda da Balkanlarda askeri üs olarak kullanılmıştır. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Çimpe Kalesi'nden, Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi'ni görmek mümkündür.
Gelibolu Mevlevihanesi: 400 yılı aşkın süredir ayakta kalmayı başaran ve tarihe ışık tutan Gelibolu Mevlevihanesi, 2005 yılından bu yana ziyaretçi kabul etmektedir. Mistik atmosferi ile büyüleyen ve bölgenin görkemli tarihi hakkında bilgi veren Mevlevihane 1621 yılında Azade Mehmet Dede ve dervişleri tarafından inşa edilmiştir. Tarihe kısa bir yolculuk yapmanızı sağlayan, zaman kavramını unutturan Gelibolu Mevlevihanesi, Hamzakoy'da yer almaktadır ve Mevlevihaneler arasındaki en büyük alana sahip olanıdır.
Kömür Limanı: Özellikle dalgıçlar tarafından yoğun ilgi gören Kömür Limanı, Saros Körfezi'nin güzelliğine güzellik, rengine renk katan yerlerden biridir. Suyun berraklığı, sualtı görüş mesafesinin genişliği ve zenginliğiyle turizmin önemli noktalarından biridir bu cennet köşe. Geçmişte bu limanda kömür taşındığı için ismi Kömür Limanı olarak kalmıştır ve buraya düzgün bir toprak yolla ulaşılır. 4-5 metreden sonra su derinleşmeye başlıyor burada. Sualtının büyülü dünyasını keşfe çıkmak ve adrenalin yaşamak istiyorsanız Kömür Limanı, tam da aradığınız adres.
Gezi Listenize Eklemenizi Önerdiğimiz Diğer Yerler: Hem tarihi, hem de doğal güzellikler bakımından önemli bir yere sahip olan Gelibolu'daki gezilecek yerler çok fazladır. Bölgenin ruhuna daha yakından dokunmak, tarihine ışık tutmak ve doğal güzellikleri arasında kaybolmak istiyorsanız gezi listenizi bu özel yerleri de ekleyebilirsiniz; Bebek Kayalıkları,Bayraklı Baba, Gelibolu Feneri ve Gelibolu Yarımadası.
31 Ağustos 2015 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)