21 Eylül 2015 Pazartesi

SAROS ADALARI


     Büyük, küçük ve en küçük adadan oluşan bu üç adaya "saros adaları" diyoruz. Her  adanın ayrı ismi  olmadığı için oralara gidenler genellikle en büyük adaya gitmiş ve gördükleri sembol veya hayvanlardan dolayı çeşitli isimler vermişlerdir.Bunlar arasında  Tavşan adası, Yılan adası, Kaşık adası, hedef adası denmiş ama bunlar yerel söylem olarak kalmıştır. Ancak yabancı kaynaklarda ise ; büyük adaya "Yunus adası", küçük adaya "Defne adası" ve en küçük adaya "Böcek adası" denmektedir. Adanın en yüksek notasında eskiden bu adada yaşamış ve zeytinyağı üretimi yapmış Rum aileye ait olduğu düşünüldüğü imalathane ve evin kalıntıları ayrıca o dönemden kalan ve top mermisi isabet etmeyen ağaç kalmamış olan Saros körfezi ve Yunus adası uzun süre Nato tatbikatlarının yapıldığı bölge olduğu için top atış hedefi olarak kullanılmış ve Yunus adasına atılan yüzlerce binlerce top mermisi, adada hemen hemen her şeyi yok etmiştir. Günümüzde adaya gittiğinizde adanın yüksek rakımlı Ege denizine bakan tarafında  çizilmiş büyükçe bir hedef nişangahı ve bu hedefin çevresinde bolca top mermisini hala görebilmektedir. Ancak her şeyden önemlisi, Saros da hatta Kuzey Ege’de girebileceğiniz en güzel, cam gibi berrak, tertemiz bir deniz Yunus adasının kuzey tarafında sizi karşılamaktadır, zaman zaman dalış tekneleri ve civar yerleşim yerlerinden gelen tekneler olsa da, genellikle yalnız başınıza kafa dinlemek için birebir bir yerdir. Koyda adanın ev sahibi martıların sesinden başka bir şey duymayacaksınız. Ayrıca adanın başka bir sahibi de daha önceden insanlarca bırakıldıklarını tahmin ettiğimiz tavşanlardır. Koya geldiğinizde en yakın tepeden sizi meraklı bakışlarla izlediklerine şahit olacaksınız. Adaya düzenli bir sefer mevcut değildir, kendi teknenizle ya da Kavak köyünden kiralayacağınız balıkçı tekneleri ile ulaşabilirsiniz. Günümüzde yaşanılabilecek bir iskele olmadığı için, adaya çıkmak isterseniz suya girmek durumundasınız, aman burada bolca bulunan deniz kestanelerine dikkat ! Ayrıca, Saros Kamping-Üç adalar- Kavak deresinin denize karıştığı yer üçgeninin, balık bakımından bereketli olduğunu da belirtmek gerekir. Bu bölgede yerel yaşayan zengin balık cinsinin yanısıra, özellikle Ağustos ayının ikinci yarışı göçmen balıklardan, Lambuka ve Palamut da yakalama şansınız çok yüksektir. Resim de Türk denizlerinde görmeye pek alışık olmadığımız Okyanus göçmeni Lambuka’yı palamut’un yanında görmektesiniz.

KAVAK DELTASI

    Trakya’nın en önemli sulak alanlarından Kavak Deltasının hemen yanı başında bulunmaktadır. Sulak alanlar; en önemli doğal kaynak değerlerimizden olup, bu alanlarda yaşam ortamı bulan bir çok kuş türü uluslar arası anlaşmalarla koruma altına alınmıştır.  Tübitak projesi kapsamında, Kavak Deltası’nda yapılan arazi çalışmaları sonucunda; 14 takımdan, 40 familyaya ait 130 türün gözlemlendiği bildirilmiştir. Bu türlerden 38’i yerli, 38’i yaz göçmeni, 30’u kış göçmeni, 21’i transit ve 3’ü besin ziyaretçisi türdür. Ayrıca Kavak deltasının, tesisimizden denize doğru sol tarafa baktığınızda göreceğiniz mendireğe yakın kumluk alana 2 km’lik bir yürüyüşle ulaşabilir ve Türkiye'de doğal olarak yetişen ve çok nadir bulunan kum zambağını görebilirsiniz. Güzelliği ve zerafeti temsil eden beyaz çiçekleri Temmuz- Ağustos aylarında açmakta ve mükemmel bir koku yaymaktadır. Biyolojik çeşitlilik açısından korunması gereken kum zambakları tıbbi amaçlarla da (anti kanser etkili) kullanılmaktadır. Nesli tehlike altında olduğundan ülke dışına çıkarılması yasaktır. Ayrıca, yine mendireğe doğru sahil boyunca yapacağınız keyifli bir yürüyüşle, Balkan savaşında iki hat şeklinde inşa edilen ve Marmara denizine kadar ulaşan Demirkapı mevzii’nin, Deniz içinde olan makineli tüfek yuvalarını görebilirsiniz. Çanakkale savaşlarında da çıkarmanın, Saros mevkiine yapılacağı düşünüldüğünden, sürekli 1 Alay asker bu bölgede konuşlandırılmıştır. Yine buradan yürüyüş mesafesinde Kavak köyüne doğru daha büyük mevziiler görebilirsiniz. 

AMASRA

      Doğayla iç içe bir kasaba olan Karadeniz'in şirin kasabalarından  Amasra, sakin bir tatil isteyenler için ideal bir mekân. Bartın 'a 17 km mesafede olan Amasra, iki koylu, beş tepeli bir yarımada biçiminde kurulmuştur. Karadeniz Yat Rallisi'ne liman olarak ev sahipliği yapan bu şirin ilçede yat ve teknelerin güvenli bir şekilde barınabileceği limanlar mevcuttur. Tarihi eserlerin ve doğal güzelliklerin koyun koyuna olduğu Amasra, deniziyle doğasıyla  çeşitli nimetleriyle doğal güzellikleriyle , gezilecek doğasıyla  görülmesi gereken   huzur dolu bir yerdir.
Tarihi Kalıntılar: Doğal güzellikleriyle dikkat çektiği kadar tarihi köken olarak ta kalıntılar bulunmaktadır. bunlardan ; Amasra Müzesi, Amasra Kalesi, Osmanlı Hamamı, Bedesten Anıtı, Küçük Kilise, Direkli Kaya, Kuş Kayası Yol Anıtı, Cenova Şatosu ve Bartın Fatih Camii'dir.

Çarşılar: Amasra Galla Pazarı ve Amasra Çekiciler Çarşısı alışveriş için uygun seçenekler sunar ziyaretçilerine. Amasra'ya özgü kıyafet, hediyelik eşya ve yöresel tatların satıldığı pazarda alışveriş yapmanın zevkini yaşayacaksınız. Özellikle Çekiciler Çarşısı' nda ahşap işçiliğinin nadide ürünleri görüp, hayran kalmamak elde değil.

Mesire Yerleri ve Plajlar: Tarihi yerleri ve çarşı gezisinden sonra sakin doğa ile iç içe olmak, piknik yapmak ya da denize girmek için Amasra da  Göldere Şelalesi, Amasra Feneri, Bakacak Mevkii, Boztepe ve Amasra Plajı bulunmaktadır.


Mağara ve Kiliseler:  Amasra'  da Gürcüoluk Mağarası, Amasra Küçük Kilise görmemiz gereken tarihi yerlerdir.

18 Eylül 2015 Cuma

AYDIN -DİDİM

      Didim  :1991 yılında Aydın'a bağlı ilçe olan Didim,sınır olarak  doğuda Muğla il sınırı ve Akbük Körfezi, batıda ve güneyde Ege Denizi, kuzeyde Bafa Gölü ve Menderes Nehri ile sınırlanmış bir yarımada şeklindedir, 

       Mavi bayraklı Altınkum plajının keşfedilmesiyle birlikte cennetten bir köşe olan bu çamlarla kaplı sayfiye yerine büyük tur operatörlerinin bölgeye  turist getirmeye başlaması ile henüz keşfedilmeye başlanan Altınkum'da turizme yönelik yatırımlarının artmasına ve güzelliklerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
        
        2.900 hektar yerleşim alanı, 60 km.kıyı bandı, 13 km.'lik plajı ile bu tatil beldesinin kıyıları irili ufaklı sayısızca koylarla doludur. Tertemiz  denizi, güneşi ve sapsarı incecik kumları ile bütünleşen plajları anlatılmaz bir güzelliği sergiler. İşte bu yüzden Didim, çevresinde deniz imkanları olmayan tatil için güzel ve sakin yer arayan  yerli ve yabancı insanların  görmesi gereken yer olan çoğunlukla İngiltere’den gelen yabancı turistlerin tatil yöresidir.

Deniz, doğa ve   tarihin birleştiği Didim, Aydın’ın turizm alanında iki büyük ilçesinden biridir. Kuzeyi Söke Ovası, Kuzey Doğusu Bafa Gölü, Güneyi, Batısı ve Doğusu Ege Denizi ile çevrili olan Didim bir yarımada görünümündedir.
Her yıl artan nüfusuyla birlikte güzelliklerinin ortaya çıkması ve hızlı gelişmesiyle daha çok turistin ziyaret ettiği bir tatil yeri haline gelmiştir 




1 Eylül 2015 Salı

İSTANBUL-ADALAR


   Adalar, İstanbul'un Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası adlı 9 tane   adadan oluşan ilçesidir. Adalar'a ilk vapur seferleri Galata Köprüsü'nden 1846 yılında başlamıştır. Bugün Kabataş, Kadıköy ve Bostancı'dan sürekli deniz yolu bağlantısı vardır.
      Adalar, Prens Adaları, İstanbul Adaları ya da Kızıl Adalar, İstanbul'un Anadolu Yakası'nın güney kıyılarının açıklarında, Marmara Denizi 'nin kuzeydoğu kesiminde yer alan ve kısaca Adalar olarak anılan takım adadır. Büyüklü küçüklü 9 ada ve kıyıya yakın iki kayalıktan oluşur. Aynı zamanda İstanbul ilinin bir ilçesini oluşturan Adaların beşinde (Büyükada,Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası yerleşim vardır. Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası'nda ise sürekli ve düzenli yerleşim bulunmamaktadır.
Adalar ilçesinin merkezi Büyükada olup, ilçe 5 mahalleden oluşmaktadır; Büyükada'daki Maden ve Nizam mahalleleri,KınalıadaBurgazada ve Heybeliada. 2013 verilerine göre nüfusu 16.166'dır. 
                      Adalar gezmek ve eğlenmek için tarihi kültürel değerlerini koruyan deniz ve doganın bulustuğu eşşiz güzelliğe bağlı göürlmesi gereken bi yerdir.









ÇANAKKALE-GELİBOLU

        Gelibolu ;Çanakkale Boğazı ile Saros Körfezi arasında, güneye doğru genişleyerek uzayan yarımadaya verilen isimdir.
        
I. Dünya Savaşı, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yer olan Gelibolu Yarımadası, manevi değeri çok yüksek olan turizm merkezlerimizden biridir.
         Büyük şehirlerin gürültüsünden uzakta ve deniz kenarında yer alan Gelibolu, doğal güzellikleriyle de gezilmeye degecek  ünlü bir ilçemizdir.


Çanakkale 'nin en popüler ilçelerinden biri olan Gelibolu'da, doğanın günesin  en güzel, en çarpıcı renklerini bir arada görürsünüz. Şirinlikte sınır tanımayan bu ilçenin hangi yüzyılda ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Fakat Troya kadar eski olduğu varsayılmaktadır. Zamanın yavaş aktığı, telaşsızca yaşayıp giden insanların mahalle kültürüne sahip çıktığı, masmavi denizin gün batarken şiir gibi manzaralar sunduğu, rengarenk kır çiçekleri ile kaplı patika yolların bir masalı anımsattığı yerdir Gelibolu. Bir tutam huzur, bir tutam sevgi ve sonsuz güzelliklerin karışımı gibidir sanki burası.








 İçerisinde fazlasıyla şehitlik ve savaş eserleri bulunduğundan dolayı tarihi milli park oluşturulmuş olup 1973 yılında Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde yer almıştır.

Saros Körfezi: Bölgedeki en cok ziyaretçi alan ve en çarpıcı güzelliğe sahip yerlerden biri olan Saros Körfezi, antik çağda Melas Kolpos olarak bilinirdi. Burası Ege Denizi'nin en tuzlu bölümünden biridir ve çevresinde yerleşme olan küçük adalar bulundurur. Doğal güzelliklerle çevrili olan Saros Körfezi'nin; dünyada kendi kendini temizleyen beş körfezden biri olduğu da bilinmektedir.
Çimpe Kalesi: Çanakkale Gelibolu'nun geçmişine ışık tutan Çimpe Kalesi, köklü bir tatihe sahiptir. Orhan Bey döneminde, 1356 yılından alınan kale, Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de ilk kez aldığı kaledir ve aynı zamanda da Balkanlarda askeri üs olarak kullanılmıştır. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Çimpe Kalesi'nden, Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi'ni görmek mümkündür.
Gelibolu Mevlevihanesi: 400 yılı aşkın süredir ayakta kalmayı başaran ve tarihe ışık tutan Gelibolu Mevlevihanesi, 2005 yılından bu yana ziyaretçi kabul etmektedir. Mistik atmosferi ile büyüleyen ve bölgenin görkemli tarihi hakkında bilgi veren Mevlevihane 1621 yılında Azade Mehmet Dede ve dervişleri tarafından inşa edilmiştir. Tarihe kısa bir yolculuk yapmanızı sağlayan, zaman kavramını unutturan Gelibolu Mevlevihanesi, Hamzakoy'da yer almaktadır ve Mevlevihaneler arasındaki en büyük alana sahip olanıdır.
Kömür Limanı: Özellikle dalgıçlar tarafından yoğun ilgi gören Kömür Limanı, Saros Körfezi'nin güzelliğine güzellik, rengine renk katan yerlerden biridir. Suyun berraklığı, sualtı görüş mesafesinin genişliği ve zenginliğiyle turizmin önemli noktalarından biridir bu cennet köşe. Geçmişte bu limanda kömür taşındığı için ismi Kömür Limanı olarak kalmıştır ve buraya düzgün bir toprak yolla ulaşılır. 4-5 metreden sonra su derinleşmeye başlıyor burada. Sualtının büyülü dünyasını keşfe çıkmak ve adrenalin yaşamak istiyorsanız Kömür Limanı, tam da aradığınız adres.
Gezi Listenize Eklemenizi Önerdiğimiz Diğer Yerler: Hem tarihi, hem de doğal güzellikler bakımından önemli bir yere sahip olan Gelibolu'daki gezilecek yerler çok fazladır. Bölgenin ruhuna daha yakından dokunmak, tarihine ışık tutmak ve doğal güzellikleri arasında kaybolmak istiyorsanız gezi listenizi bu özel yerleri de ekleyebilirsiniz; Bebek Kayalıkları,Bayraklı Baba, Gelibolu Feneri ve Gelibolu Yarımadası.