Büyük, küçük ve en küçük adadan oluşan bu üç
adaya "saros adaları" diyoruz. Her adanın ayrı ismi olmadığı için oralara gidenler
genellikle en büyük adaya gitmiş ve gördükleri sembol veya
hayvanlardan dolayı çeşitli isimler vermişlerdir.Bunlar arasında Tavşan adası,
Yılan adası, Kaşık adası, hedef adası denmiş ama bunlar yerel söylem olarak kalmıştır. Ancak yabancı kaynaklarda ise ;
büyük adaya "Yunus adası", küçük adaya "Defne adası" ve en
küçük adaya "Böcek adası" denmektedir.
Adanın en yüksek notasında eskiden bu adada
yaşamış ve zeytinyağı üretimi yapmış Rum aileye ait olduğu düşünüldüğü imalathane
ve evin kalıntıları ayrıca o dönemden kalan ve top mermisi isabet etmeyen ağaç kalmamış olan Saros körfezi ve Yunus adası uzun süre Nato tatbikatlarının
yapıldığı bölge olduğu için top atış hedefi olarak kullanılmış ve Yunus
adasına atılan yüzlerce binlerce top mermisi, adada hemen hemen her şeyi yok
etmiştir. Günümüzde adaya gittiğinizde adanın yüksek rakımlı Ege
denizine bakan tarafında çizilmiş büyükçe bir hedef nişangahı ve bu
hedefin çevresinde bolca top mermisini hala görebilmektedir.
Ancak her şeyden önemlisi, Saros da hatta Kuzey Ege’de
girebileceğiniz en güzel, cam gibi berrak, tertemiz bir deniz Yunus adasının
kuzey tarafında sizi karşılamaktadır, zaman zaman dalış
tekneleri ve civar yerleşim yerlerinden gelen tekneler olsa da,
genellikle yalnız başınıza kafa dinlemek için birebir bir yerdir. Koyda adanın ev
sahibi martıların sesinden başka bir şey duymayacaksınız.
Ayrıca adanın başka bir sahibi de daha önceden insanlarca bırakıldıklarını
tahmin ettiğimiz tavşanlardır. Koya geldiğinizde en yakın
tepeden sizi meraklı bakışlarla izlediklerine şahit olacaksınız.
Adaya düzenli bir sefer mevcut değildir, kendi teknenizle ya
da Kavak köyünden kiralayacağınız balıkçı tekneleri ile ulaşabilirsiniz.
Günümüzde yaşanılabilecek bir iskele olmadığı için, adaya çıkmak isterseniz suya girmek
durumundasınız, aman burada bolca bulunan deniz kestanelerine dikkat !
Ayrıca, Saros Kamping-Üç adalar- Kavak deresinin denize
karıştığı yer üçgeninin, balık bakımından bereketli olduğunu
da belirtmek gerekir. Bu bölgede yerel yaşayan zengin balık
cinsinin yanısıra, özellikle Ağustos ayının ikinci yarışı göçmen
balıklardan, Lambuka ve Palamut da yakalama şansınız çok
yüksektir. Resim de Türk denizlerinde görmeye pek alışık
olmadığımız Okyanus göçmeni Lambuka’yı palamut’un
yanında görmektesiniz.
21 Eylül 2015 Pazartesi
KAVAK DELTASI
Trakya’nın en önemli sulak alanlarından Kavak Deltasının hemen yanı başında
bulunmaktadır. Sulak alanlar; en önemli doğal kaynak değerlerimizden olup, bu
alanlarda yaşam ortamı bulan bir çok kuş türü uluslar arası anlaşmalarla koruma
altına alınmıştır. Tübitak projesi kapsamında, Kavak Deltası’nda yapılan arazi çalışmaları sonucunda;
14 takımdan, 40 familyaya ait 130 türün gözlemlendiği bildirilmiştir. Bu türlerden 38’i
yerli, 38’i yaz göçmeni, 30’u kış göçmeni, 21’i transit ve 3’ü besin ziyaretçisi türdür.
Ayrıca Kavak deltasının, tesisimizden denize doğru sol tarafa baktığınızda göreceğiniz
mendireğe yakın kumluk alana 2 km’lik bir yürüyüşle ulaşabilir ve Türkiye'de doğal
olarak yetişen ve çok nadir bulunan kum zambağını görebilirsiniz. Güzelliği ve
zerafeti temsil eden beyaz çiçekleri Temmuz- Ağustos aylarında açmakta ve
mükemmel bir koku yaymaktadır.
Biyolojik çeşitlilik açısından korunması gereken kum zambakları tıbbi amaçlarla da
(anti kanser etkili) kullanılmaktadır. Nesli tehlike altında olduğundan ülke dışına
çıkarılması yasaktır.
Ayrıca, yine mendireğe doğru sahil boyunca yapacağınız keyifli bir yürüyüşle,
Balkan savaşında iki hat şeklinde inşa edilen ve Marmara denizine kadar ulaşan
Demirkapı mevzii’nin, Deniz içinde olan makineli tüfek yuvalarını görebilirsiniz.
Çanakkale savaşlarında da çıkarmanın, Saros mevkiine yapılacağı
düşünüldüğünden, sürekli 1 Alay asker bu bölgede konuşlandırılmıştır. Yine
buradan yürüyüş mesafesinde Kavak köyüne doğru daha büyük mevziiler
görebilirsiniz.
AMASRA
Doğayla iç içe bir
kasaba olan Karadeniz'in şirin kasabalarından
Amasra, sakin bir tatil isteyenler için ideal bir mekân. Bartın 'a 17 km
mesafede olan Amasra, iki koylu, beş tepeli bir yarımada biçiminde kurulmuştur.
Karadeniz Yat Rallisi'ne liman olarak ev sahipliği yapan bu şirin ilçede yat ve
teknelerin güvenli bir şekilde barınabileceği limanlar mevcuttur. Tarihi
eserlerin ve doğal güzelliklerin koyun koyuna olduğu Amasra, deniziyle
doğasıyla çeşitli nimetleriyle doğal
güzellikleriyle , gezilecek doğasıyla
görülmesi gereken huzur dolu bir
yerdir.
Tarihi Kalıntılar:
Doğal güzellikleriyle dikkat çektiği kadar tarihi köken olarak ta kalıntılar
bulunmaktadır. bunlardan ; Amasra Müzesi, Amasra Kalesi, Osmanlı Hamamı,
Bedesten Anıtı, Küçük Kilise, Direkli Kaya, Kuş Kayası Yol Anıtı, Cenova Şatosu
ve Bartın Fatih Camii'dir.
Çarşılar: Amasra
Galla Pazarı ve Amasra Çekiciler Çarşısı alışveriş için uygun seçenekler sunar
ziyaretçilerine. Amasra'ya özgü kıyafet, hediyelik eşya ve yöresel tatların
satıldığı pazarda alışveriş yapmanın zevkini yaşayacaksınız. Özellikle
Çekiciler Çarşısı' nda ahşap işçiliğinin nadide ürünleri görüp, hayran kalmamak
elde değil.
Mesire Yerleri ve
Plajlar: Tarihi yerleri ve çarşı gezisinden sonra sakin doğa ile iç içe olmak, piknik
yapmak ya da denize girmek için Amasra da
Göldere Şelalesi, Amasra Feneri, Bakacak Mevkii, Boztepe ve Amasra Plajı
bulunmaktadır.
Mağara ve
Kiliseler: Amasra' da Gürcüoluk Mağarası, Amasra Küçük Kilise
görmemiz gereken tarihi yerlerdir.
18 Eylül 2015 Cuma
AYDIN -DİDİM
Didim :1991 yılında Aydın'a bağlı ilçe olan Didim,sınır olarak doğuda Muğla il sınırı ve
Akbük Körfezi, batıda ve güneyde Ege Denizi, kuzeyde Bafa Gölü ve Menderes
Nehri ile sınırlanmış bir yarımada şeklindedir,
2.900 hektar yerleşim alanı, 60 km.kıyı bandı, 13 km.'lik
plajı ile bu tatil beldesinin kıyıları irili ufaklı sayısızca koylarla doludur. Tertemiz denizi, güneşi ve sapsarı incecik kumları ile
bütünleşen plajları anlatılmaz bir güzelliği sergiler. İşte bu yüzden Didim,
çevresinde deniz imkanları olmayan tatil için güzel ve sakin yer arayan yerli ve yabancı insanların görmesi gereken yer olan çoğunlukla İngiltere’den gelen yabancı
turistlerin tatil yöresidir.
Deniz, doğa ve tarihin birleştiği Didim, Aydın’ın
turizm alanında iki büyük ilçesinden biridir. Kuzeyi Söke Ovası, Kuzey Doğusu
Bafa Gölü, Güneyi, Batısı ve Doğusu Ege Denizi ile çevrili olan Didim bir
yarımada görünümündedir.
Her yıl artan nüfusuyla birlikte güzelliklerinin ortaya çıkması ve hızlı gelişmesiyle daha çok turistin ziyaret
ettiği bir tatil yeri haline gelmiştir
1 Eylül 2015 Salı
İSTANBUL-ADALAR
Adalar, İstanbul'un Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası adlı 9 tane adadan oluşan ilçesidir. Adalar'a ilk vapur seferleri Galata Köprüsü'nden 1846 yılında başlamıştır. Bugün Kabataş, Kadıköy ve Bostancı'dan sürekli deniz yolu bağlantısı vardır.
Adalar, Prens Adaları, İstanbul Adaları ya da Kızıl Adalar, İstanbul'un Anadolu Yakası'nın güney kıyılarının açıklarında, Marmara Denizi 'nin kuzeydoğu kesiminde yer alan ve kısaca Adalar olarak anılan takım adadır. Büyüklü küçüklü 9 ada ve kıyıya yakın iki kayalıktan oluşur. Aynı zamanda İstanbul ilinin bir ilçesini oluşturan Adaların beşinde (Büyükada,Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası yerleşim vardır. Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası'nda ise sürekli ve düzenli yerleşim bulunmamaktadır.
Adalar ilçesinin merkezi Büyükada olup, ilçe 5 mahalleden oluşmaktadır; Büyükada'daki Maden ve Nizam mahalleleri,Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada. 2013 verilerine göre nüfusu 16.166'dır.
Adalar gezmek ve eğlenmek için tarihi kültürel değerlerini koruyan deniz ve doganın bulustuğu eşşiz güzelliğe bağlı göürlmesi gereken bi yerdir.
ÇANAKKALE-GELİBOLU
Gelibolu ;Çanakkale Boğazı ile Saros Körfezi arasında, güneye doğru genişleyerek uzayan yarımadaya verilen isimdir.
I. Dünya Savaşı, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yer olan Gelibolu Yarımadası, manevi değeri çok yüksek olan turizm merkezlerimizden biridir.
Büyük şehirlerin gürültüsünden uzakta ve deniz kenarında yer alan Gelibolu, doğal güzellikleriyle de gezilmeye degecek ünlü bir ilçemizdir.
İçerisinde fazlasıyla şehitlik ve savaş eserleri bulunduğundan dolayı tarihi milli park oluşturulmuş olup 1973 yılında Birleşmiş Milletler Milli Parklar ve Koruma Alanları listesinde yer almıştır.
I. Dünya Savaşı, Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yer olan Gelibolu Yarımadası, manevi değeri çok yüksek olan turizm merkezlerimizden biridir.
Büyük şehirlerin gürültüsünden uzakta ve deniz kenarında yer alan Gelibolu, doğal güzellikleriyle de gezilmeye degecek ünlü bir ilçemizdir.
Çanakkale 'nin en popüler ilçelerinden biri olan Gelibolu'da, doğanın günesin en güzel, en çarpıcı renklerini bir arada görürsünüz. Şirinlikte sınır tanımayan bu ilçenin hangi yüzyılda ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Fakat Troya kadar eski olduğu varsayılmaktadır. Zamanın yavaş aktığı, telaşsızca yaşayıp giden insanların mahalle kültürüne sahip çıktığı, masmavi denizin gün batarken şiir gibi manzaralar sunduğu, rengarenk kır çiçekleri ile kaplı patika yolların bir masalı anımsattığı yerdir Gelibolu. Bir tutam huzur, bir tutam sevgi ve sonsuz güzelliklerin karışımı gibidir sanki burası.
Saros Körfezi: Bölgedeki en cok ziyaretçi alan ve en çarpıcı güzelliğe sahip yerlerden biri olan Saros Körfezi, antik çağda Melas Kolpos olarak bilinirdi. Burası Ege Denizi'nin en tuzlu bölümünden biridir ve çevresinde yerleşme olan küçük adalar bulundurur. Doğal güzelliklerle çevrili olan Saros Körfezi'nin; dünyada kendi kendini temizleyen beş körfezden biri olduğu da bilinmektedir.
Çimpe Kalesi: Çanakkale Gelibolu'nun geçmişine ışık tutan Çimpe Kalesi, köklü bir tatihe sahiptir. Orhan Bey döneminde, 1356 yılından alınan kale, Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de ilk kez aldığı kaledir ve aynı zamanda da Balkanlarda askeri üs olarak kullanılmıştır. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Çimpe Kalesi'nden, Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi'ni görmek mümkündür.
Gelibolu Mevlevihanesi: 400 yılı aşkın süredir ayakta kalmayı başaran ve tarihe ışık tutan Gelibolu Mevlevihanesi, 2005 yılından bu yana ziyaretçi kabul etmektedir. Mistik atmosferi ile büyüleyen ve bölgenin görkemli tarihi hakkında bilgi veren Mevlevihane 1621 yılında Azade Mehmet Dede ve dervişleri tarafından inşa edilmiştir. Tarihe kısa bir yolculuk yapmanızı sağlayan, zaman kavramını unutturan Gelibolu Mevlevihanesi, Hamzakoy'da yer almaktadır ve Mevlevihaneler arasındaki en büyük alana sahip olanıdır.
Kömür Limanı: Özellikle dalgıçlar tarafından yoğun ilgi gören Kömür Limanı, Saros Körfezi'nin güzelliğine güzellik, rengine renk katan yerlerden biridir. Suyun berraklığı, sualtı görüş mesafesinin genişliği ve zenginliğiyle turizmin önemli noktalarından biridir bu cennet köşe. Geçmişte bu limanda kömür taşındığı için ismi Kömür Limanı olarak kalmıştır ve buraya düzgün bir toprak yolla ulaşılır. 4-5 metreden sonra su derinleşmeye başlıyor burada. Sualtının büyülü dünyasını keşfe çıkmak ve adrenalin yaşamak istiyorsanız Kömür Limanı, tam da aradığınız adres.
Gezi Listenize Eklemenizi Önerdiğimiz Diğer Yerler: Hem tarihi, hem de doğal güzellikler bakımından önemli bir yere sahip olan Gelibolu'daki gezilecek yerler çok fazladır. Bölgenin ruhuna daha yakından dokunmak, tarihine ışık tutmak ve doğal güzellikleri arasında kaybolmak istiyorsanız gezi listenizi bu özel yerleri de ekleyebilirsiniz; Bebek Kayalıkları,Bayraklı Baba, Gelibolu Feneri ve Gelibolu Yarımadası.
31 Ağustos 2015 Pazartesi
ADIYAMAN-NEMRUT
Nemrut Dağı, Adıyaman ilindeki Kahta ilçesi yakınlarında Ankar dağları civarında 2.150 metre yüksekliğinde bir dağdır. Toros dağ silsilesinde bulunur. 1988 yılından beri millî parktır.
Kommagene kralı Antiochus Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezar-tapınağını da yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur. Heykellerin diziliş şekli hiyerotesyon olarakadlandırılmaktadır. geçmişteki putlara verilen inanış ve değerin somut örnekleri burada bolca görünmektedir.
Mezarda 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan kazılarda da Antiochus'un mezarı bulunamamıştır.tarihi kalıntıları göreceğimiz nemrut tarihe merak duyanları gezmeyi sevenleri geçmişe gitmek isteyenler için doğal ve güzel bir yerdir.Nemrut Dağı 1987'de UNESCO tarafından Dünya mirası alanı ilan edilmiştir ve dünyanın sekiz harikasından biridir.
DENİZLİ-PAMUKKALE
Denizli'de bulunan
Pamukkale, kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat mineralleri
teraslarını, travertenleri kapsamaktadır.Pamukkale,
güneybatı Türkiye'deki Denizli ilinde doğal bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve
akan sulardan kalan karbonat mineralleri teraslarını, travertenleri
kapsamaktadır. Türkiye'nin Ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan Menderes Nehri vadisinde bulunur. Eski Hierapolis kenti,
toplam 2700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre
yüksekliğindeki beyaz "kalenin" üzerine inşa edilmişti.
Pamukkale, Denizli'nin 20 km uzaktaki merkezindeki vadinin karşı
tarafındaki tepelerden görülebilir. 5-10 km yakınında Laodikya antik
kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez
olan Karahayıt köyü vardır. Pamukkale UNESCO tarafından
belirlenen Dünya Miras Listesi 'nde yer almaktadır. Travertenler
görsel zenginliğin yanı sıra kalp rahatsızlıkları romatizma göz ve deri
rahatsızlıklarına iyi gelmektedir
KIRKLARELİ-KIYIKÖY
Kırklareli ili sınırları içinde ve Vize ilçesine bağlı Kıyıköy doğal
güzellikleriyle öne çıkmış tarihi bir sahil kasabasıdır.
Karadeniz kıyısındaki bu kasabanın etrafı ormanlarla çevrili yemyeşil
bir yer olup Pabuçdere ve Kazandere
dereleri de Karadeniz'e bu kasabadan dökülmektedir. Yöre halkının geçim
kaynağı balıkçılık ve ormancılık üzerinedir. Dünyanın en eski
taş oyma manastırlarından Aya Nikola Manastırı burada yer
almaktadır. İstanbul'dan günübirlik turlar veya geziler için uygundur. Kasaba
yakınında ki Bahçeköy manda yoğurduyla ünlüdür.
Dokuzuncu yüzyılda yapılmış Mağara Manastırı Bizans döneminin ruhunu
yansıtan bizanstan kalma bir şapel... aslında dokunduğunuz her yerde
tarihi hissedebiliyorsunuz görebiliyorsunuz Kıyıköy' de... daha
beldenin girişinde sizi kemerli bir kapı karşılıyor... Kıyıköy'e gelmeden
gidilmesi gereken yumuşacık ve altın rengi kumsalıyla Kastro'dan bahsetmiştik
daha önce... Kıyıköy'ün içi de etrafı kadar rahatlatıcı, dinlendirici ve
güzel... eski evleri, Karadeniz'in kışın dalgalı yazın keyifli ve aşırı sıcak
olmayan sahili, her an dokunduğunuz tarihi dokusu, insanlarının ferahlatıcı
güler yüzlülüğü ve komik hikayeleri ile iyiki buraya gelmişim demekten
kendinizi alıkoyamazsınız.
Kıyıköy Ayanikola Manastırı da görülmesi gereken
yerlerden biri... beldenin güneybatısında yer alan ve 15 dakikalık muhteşem bir
doğa yürüyüşüyle ulaşabileceğiniz manastır, yapısı itibariyle Kapadokya
bölgesindeki manastırlarla aynı özellikler taşımakta... kayaların arasında
bulunan manastır, kaya kiliselerinin güzel örneklerinden biri fakat çok eski
olduğu için Türkiye'deki birçok tarihi eser gibi epey tahribat görmüş...
Kıyıköy her iki yanından akarak denize ulaşan
"Pabuç" ve "Kazan" derelerinin arsına kurulmuş eşiz güzellikte...
derede kanolara binmek ayrı bir eğlencedir.
Kıyıköy'ün epey enteresan bir tarihi var... zaman
içerisinde Traklar, Persler, İskitler, Medler, Ceneviz kolonilerinin önemli
liman noktalarından olmasından dolayı çeşitli kültürleri burada görmek mümkün.
Stresli olanlar için burada bulunmak stresi azaltarak insanı dinlendiren huzur
ve mutluluk veren sakin bir yer. Daha sonra Bizans İmparatorluğunun önemli bir
kale kenti olmuş... Osmanlı döneminde şu "Muhteşem Yüzyıl" dizisinde
sıklıkla gösterildiği gibi şehzadelerin ve padişahların av partileri sonrasında
dinlenmeye çekildikleri bir bölge olmuş...
Kıyıköy'de ne yenir? bunun için daha Kıyıköy'e varır
varmaz Hakan'ın keyifle ve büyük bir misafirperverlikle işlettiği Köşk
Restoran'a gidilir... kahvaltı da, öğlen yemeği de ve en önemlisi akşam yemeği
de bence orada yenir... balık, salata ve taptaze köy ekmeği keyfi şöminenin
çıtırtıları ve Hakan'ın sohbetine karışan 45'lik şarkılarla birleşince içmeye
gerek kalmadan sarhoş oluverirsiniz...
30 Ağustos 2015 Pazar
İZMİR-ŞİRİNCE
Şirince, İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı, tarihi mimarisi başarıyla korunmuş turistik bir köydür. Köy, Maya takvimine göre kopacak olan kıyamette güvenli bölge olduğu gerekçesiyle gündeme gelmiştir. Şirince de bağcılık ve zeytinciliğin yanı sıra, şeftali, incir, elma, ceviz gibi tarımsal ürünler yetiştirilir. Köyde halen bazı tarihi Rum evleri pansiyon olarak hizmet vermektedir. Şirince'de imal edilen ve pazarlanan değişik şarap türleri Türkiye çapında meşhur olmuştur. Köy içinde harap durumda olan iki Rum kilisesi bulunmaktadır.Ayrıca Tarihi Mimari Yapısı Korunmaktadır.Tarihi ve mimari dokusu ile görülmeye değer tarihi güzellikteki köyün araç girmeyen dar sokakları, parke taş kaplı. Bozulmamış mimari dokuyu hayranlıkla izleyen turistlerin çok ilgisini çektiği, köyün bol bol fotoğraflarını çekip karakteristik yapı tarzına sahip evlere konuk oluyor ve buralarda unutulmaz anlar geçiriyorlar. . Son yıllarda özellikle Türk mutfağını, tencere yemeklerini tanımak ve tatmak isteyen yabancı turist gruplarına Şirince' li aileler bahçelerinde pişirdikleri köy ekmeklerini, sebzeli yemeklerini yaparak ikram ediyor, köyün asma yapraklarında dolmalar sarıp, lokmalar döküyorlar. Efes antik kentini gezmeye gelen turist grupları ve İzmir çevresinden gelenlerin katılımıyla ziyaretçi akınına uğrayan Şirince'de hanımlar, hiç boş durmuyor. Şirince'de köy kadınları el emeği göz nuru dantelleri, sehpa örtülerini, yazma, yün eldiven, çorap gibi elişlerini hem evlerinde, hemde köy meydanında kurdukları çarşıda turistlerin beğenisine sunuyorlar. Yakınlarınıza ve sevdiklerinize mutlaka bir hediye alabileceğiniz bu çarşıda, isimli bir de butik bulunuyor. Türkiye'nin dört bir yanında el tezgahlarında dokunan saf yün ve ipek şallar, fularlar, örtüler ve özel tasarım ipek kırlent, şömentabla, masa örtüsü, yatak örtüsü, koltuk şalı gibi ev dekorasyon ürünlerinden oluşan zengin kolleksiyon ve cazip fiyatlarıyla alışverişin tadını doyum olmuyor.
Çarşının diğer bölümlerinde ise deri masklar, butikler ve bibloların satıldığı çeşitli dükkanlar da yer alıyor. Şirince'deki geziniz boyunca 100 yılı geçkin yaşıyla çınar ağaçları altındaki çay bahçesinde soluklanarak geçmişe gidebilir tarihi kahvelerde ailece oturabilirsiniz. Fakat dinlenme yerlerinin içinde çok ilginç bir mekan daha var; Şirince Şarap Evi. Şirince'nin çevresi, üzüm bağlarıyla doludur. Ve yıllardır herkes kendi şarabını üretiyor. Bu gelenek öyle eski ki, Şirinceli yaşlılar Rumlar'dan kalma fıçılar içinde buldukları şarabı mayalanmış külçe gibi, bıçakla kesilebilecek kıvamda olduğunu anlatıyorlar. Köyde çarşı içinde bulunan şarap evi, ilginç dekoruyla yerli ve yabancı tüm turistlerin ailece oturabildikleri bir yer. Hemde öyle bir yerki oturunca canınız bir daha kalkmak istemiyor ve orada hayatınızı geçirmek isteyeceksiniz
Çarşının diğer bölümlerinde ise deri masklar, butikler ve bibloların satıldığı çeşitli dükkanlar da yer alıyor. Şirince'deki geziniz boyunca 100 yılı geçkin yaşıyla çınar ağaçları altındaki çay bahçesinde soluklanarak geçmişe gidebilir tarihi kahvelerde ailece oturabilirsiniz. Fakat dinlenme yerlerinin içinde çok ilginç bir mekan daha var; Şirince Şarap Evi. Şirince'nin çevresi, üzüm bağlarıyla doludur. Ve yıllardır herkes kendi şarabını üretiyor. Bu gelenek öyle eski ki, Şirinceli yaşlılar Rumlar'dan kalma fıçılar içinde buldukları şarabı mayalanmış külçe gibi, bıçakla kesilebilecek kıvamda olduğunu anlatıyorlar. Köyde çarşı içinde bulunan şarap evi, ilginç dekoruyla yerli ve yabancı tüm turistlerin ailece oturabildikleri bir yer. Hemde öyle bir yerki oturunca canınız bir daha kalkmak istemiyor ve orada hayatınızı geçirmek isteyeceksiniz
ÇEŞME
Çeşme, şifalı yeraltı sıcak suları, muhteşem sayılabilecek kalitede kum, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı şirin bir tatil beldesidir. Çeşme İzmir'in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. Küçük liman diye adlandırılmıştır. Fakat Çeşme ve civarında kaynak suları bol olduğundan ve zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da bu yöreye Çeşme denilmiştir. Sürekli akan bu kaynakların etrafında çeşme yaptırmak günümüzde olduğu gibi, eski geleneklerimiz arasında da yer almıştır. Çeşme adını, bir zamanlar çok fazla olan bu çeşmelerden almıştır. Bu çeşmelerin hepsinin kendisine özgü bir özelliği, farklılığı ve mimarisi bulunur.
Üç tarafı denizle çevrili Urla Yarımadasının batıya uzanan kısmı olan , Çeşme yarımadası olarak bilinmektedir. Çeşme'de dağların denize dik inmesi, görkemli doğal güzellikleri yaratarak insanların ilgisini çekmektedir. Arazi genellikle taşlık ve kayalık tepelerle kaplı olup, tepelerin arasında küçük ovacıklar yer alır. Arazi genellikle eğimlidir. Toprak yapısı çakıllı, kumlu, kireçlidir. Bazı bölgelerde tınlı ve kalkerli satıhlar vardır. Sayısız koyları, berrak denizi, güneşi, ince kumları, deniz içinde kaynayan kükürtlü suları, yarımadanın 29 km yi bulan kıyıları boyunca dağılmıştır. Şifne, Küçük liman, Pırlanta, Paşa limanı, Ilıca plajı, Çiftlik, Altınkum, Çatal azmak, Sakızlı koyu, Tekke plajı, Ayayorgi ve değişik isimlerde yirmiye yakın kumsalı vardır. Gezilecek görülecek yerler arasında olan çeşme doğayı denizi kumu yeraltı sularını dağları temizliği ile çok farklı bu yzden dolayıda bir çok turistin akın ettiği yerdir.
BODRUM
Bodrum'u
ayıran bir çok özellik vardır.Bu özellikler diğer bölgelerle benzerlik
gösterse de bu konuda Bodrum farkı ayırt edecek şekilde ortaya
çıkmaktadır.Bodrum genel olarak deniz turizminin yaşandığı bir bölgedir
Bodrum'u
ayıran en büyük özelliklerden bir tanesi Bodrum'un denizidir. Bodrum oldukça
güzel masmavi , temiz bir denize sahiptir.Mavi bayraklı plajları ve onca
güzelliğe sahip sahilleri ile tam anlamıyla tatil için zaman geçirilecek bir
yerdir.
Bodrum'da
oldukça çok işletmeler mevcuttur.Bu işletmelerin başında işe konaklama
merkezleri gelmektedir.Bölgede başlıca büyük ve lüks sayılan ünlü hoteller
vardır . Bu hotellerin yanında kişilerin kendi bütçelerine uygun tercih
edebilecekleri konaklama merkezleri de mevcuttur.
Ayrıca Bodrum bir beton yığınından farklı
olarak doğal güzelliklere sahiptir.Bölge oldukça yeşil alan olarak çok fazla
yer vardır. Günümüzde yeşilin bu kadar değerli olduğu bir dönemde bu güzelliğin
deniz ile buluşması anlatılmayacak şekilde bi görüntü oluşturuyor.Bodrumun sizi
içine çeken bir havası vardır. Bodrum Muğla' ya 1 saat 15 dakika uzaklığında bu
ufak tatil beldesi ülkenin en çok turist çektiği yer olduğundan dolayı ulaşım
olarak hem otağarı hemde havalimanı
vardır. Bodrumda otel ve pansiyon
olarak yüzlerce çeşit var bütçenize göre bir yer bulmakta sorun çekmezsiniz
FETHİYE-ÖLÜDENİZ
Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı şirin beldedir. Ölüdeniz kumsalı %82 oyla 2006 yılında Dünya'nın en güzel kumsalı seçilerek tescillenmiştir.
Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı olarak bilinen, Ortaçağ'da "Uzak Diyar" olarak adlandırılan, Anadolu'nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası'da yer alan ölüdenizinsanları gördüğünde şaşkına çeviren güzelliğiyle büyülüyor.
Ölüdeniz, adı gibi durağan bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz'de sadece çırpıntılar meydana geldiğinden dolayı bu adı almıştır.
Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz suyu , gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün tazelemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz'de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açıkdenize doğru bir akıntısı vardır.İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı yoğunluk nedeniyle açıkdenizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlayarak suyunun değiserek yenilenmesini sağlar.
KUŞADASI
Ne zaman kurulduğu hakkında kesin bilgi bulunmayan Kuşadasından bahsetmek istiyorum.Çok sempatik ve çok güzel olması sakin ve güzel yer olması doğal güzellikleri temiz denizi koyları , adası görenleri büyülüyor adeta. Kuşadasına gelen her turistin Güvercin adasına mutlaka gittiğini söylemeden edemiyorum. Geceleri farklı gündüzleri farklı etkileyen çok güzel sakin doğayla içiçe güzel bi yerdir. Deniz kum güneş konusunda gelmek gerekirse burada hem kum hemde taş plaj bulunduğundan tatil için aradığınız herşey mevcuttur
Deniz her saat her saniye temiz ve güzel oluyor. Gece hayatı gezmesi dolaşması burda ayrı bi heyecan veriyor . Gece kulüpleri gezilecek yerleri anlatılmakla bitmez...mutlaka yaşanması görünmesi gereken hayatın tadını çıkarmak isteyenler için bulunmaz bi yerdir.
Deniz her saat her saniye temiz ve güzel oluyor. Gece hayatı gezmesi dolaşması burda ayrı bi heyecan veriyor . Gece kulüpleri gezilecek yerleri anlatılmakla bitmez...mutlaka yaşanması görünmesi gereken hayatın tadını çıkarmak isteyenler için bulunmaz bi yerdir.
PERİBACALARI
Kapadokya, (Kappadokia) 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından doğal olaylar sonucu aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölge.Peri Bacaları Kapadokya bölgesinde bulunan doğal yapılara verilen şahane görüntüsüyle insanı geçmişe götüren bi yerdir.
Peri bacalarının en önemli özelliği olağanüstü doğal güzeliği ve Kapadokya bölgesine kattığı mistik atmosferdir. Kapadokya ile ilgili "Başka bir gezegen", "Uzaylıların Ülkesi", "Masal Diyarı" gibi benzetmelerle insanların kendilerini başka alemlerde hissettiği çeşitli yerli ve yabancı yayınlarda sık sık rastlarız. Kapadokya bölgesinde içinde binlerce peribacası oluşumu gözlenen birçok vadi vardır. Kilometrelerce uzunluktaki vadilerde yapılan yürüyüşler sırasında yorulduğunuzu hissetmeden yeni gezegen keşfetmiş gibi hislerle gezerek unutulmaz bir tatil keyfi yaşarsınız.
Kapadokya monoton hayattan sıkılarak sıradışı yerler görmek isteyenler için bir yeryüzü cennetidir. Peri bacaları ile süslenen vadiler içinde gezintiler yaparken hayallerötesine sizi sürükler.daha önce hiç gidilmemiş yerler keşfedebilir ,fotoğrafçılığa meraklı olanlar için ise hiç çekilmemiş kareler çekebilirler. Geziler süresince merak duygusu giderek öyle bir seviyeye gelir ki Kapadokya gezisi basit bir gezinti havasından çıkıp bir serüvene dönüşerek unutulmaz anlar yaşamanızı sağlar.
Peri bacalarının en önemli özelliği olağanüstü doğal güzeliği ve Kapadokya bölgesine kattığı mistik atmosferdir. Kapadokya ile ilgili "Başka bir gezegen", "Uzaylıların Ülkesi", "Masal Diyarı" gibi benzetmelerle insanların kendilerini başka alemlerde hissettiği çeşitli yerli ve yabancı yayınlarda sık sık rastlarız. Kapadokya bölgesinde içinde binlerce peribacası oluşumu gözlenen birçok vadi vardır. Kilometrelerce uzunluktaki vadilerde yapılan yürüyüşler sırasında yorulduğunuzu hissetmeden yeni gezegen keşfetmiş gibi hislerle gezerek unutulmaz bir tatil keyfi yaşarsınız.
Kapadokya monoton hayattan sıkılarak sıradışı yerler görmek isteyenler için bir yeryüzü cennetidir. Peri bacaları ile süslenen vadiler içinde gezintiler yaparken hayallerötesine sizi sürükler.daha önce hiç gidilmemiş yerler keşfedebilir ,fotoğrafçılığa meraklı olanlar için ise hiç çekilmemiş kareler çekebilirler. Geziler süresince merak duygusu giderek öyle bir seviyeye gelir ki Kapadokya gezisi basit bir gezinti havasından çıkıp bir serüvene dönüşerek unutulmaz anlar yaşamanızı sağlar.
ANGEL'S PENUSULA-MARMARİS
Cennetten bir köşe! Marmaris’in göbeğinde şahane bir tatil beldesi..Bayanlar için özel plajı ve arkadaş grubuyla gittiğinizde kalabileceğiniz villaları bulunmakta.Unutamayacağınız bir tatil yeri. Tek kelimeyle muhteşem! doğa güzellikleri , denizi ve eğlence....
CAPRİCE PALACE-DİDİM
otel çok güzel ve rahat bir dizayna sahip.ferah ve iç açıcı bir ortma ve çok büyük bir gezi alanı sağlayan bahçeye sahip..ayrıca kumsalında bulunan küçük koruysuylada ayrı bir hava katıyor.. Çok nezih ve muhafazakar kesimin tercih edeceği sakin tam bir aile ortamı..islami esaslara uygun mahremiyet esaslı bir tatil için çok uygun..en önemlisi içki ve çıplaklığın olmaması...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)